Zaten hormonlar laylaylom, bi de bu dönemde seyredince iyice kafayı yiyor insan.
Öncelikle ben yaptım siz yapmayın diyeceğim gelelim. Tvde dizi takip etmediğim için onlar hakkında bi yorum yapamayacağım ama internet dizilerinden bir liste var öncelikle.
İlk sırada tabiiki "THE WALKING DEAD"
.jpg)

Dizideki kıza ayrı bi sinir oluyorum zaten de kafamdaki düşünceler beni daha da gıcık ediyor.
"Ya hastaneye giderken her yerde elektrik kesilirse, doktor gelemezse, ben de kendi kendime doğum yaparsam, ya o sırada mikrop kaparsak, nasıl iyileşiriz?"
İşte bu düşünce aklıma geldiği anda diziyi bıraktım.

Bu diziyi de o dönemde ilk bölümünü izleyip bırakmıştık. İlk bölümü izleyenler bilir, çocuğun kuleden atılmasıyla bitiyor ilk bölüm. "Ya ilerde Kağan da görmemesi gereken bişeyi görüp ona zarar verirlerse" dedirten bir diziydi bana.. Yine o dönemde diziyi seyretmeyi bıraktık, ama dayanamayıp doğumdan sonra seyrettik. İlerleyen aşamaları da pek iç açıcı değildi ama içimdeki minik loğusacıkları susturmaya başardığım için seyredebilmiştik. Şimdi Nisanı bekliyoruz bakalım, yeni bölümleri gelsin de bi bakarız artık:)

Bu diziyi "ya ilerde Kağan da..." yok yok tamam, böyle düşünmeden seyredebildiğim bi dizi oldu kendisi:) Yine ufak tefek düşünceler geçti aklımdan ne yalan söliim "Ya Enver..." diye başlayan ama en azından bitirebildiğimiz bir dizi oldu..
Gelelim şimdi filmlereeee...
Film olarak korku ve gerilim filmlerini zaten tercih etmiyorum, edemiyorum. Türlerine göre ayrıdığım için film konusunda bir risk yok neyse ki. Ancak bu aralar sinema kanalında Kağan uyuyorsa ve enver evde yoksa seyrettiğim bazı filmleri dram türü olsa da bırakamayıp seyrediyorum.
.jpg)
Bu filmi izledikten sonra içimdeki büyükşehirden kaçıp gitme isteği daha da alevlendi... Zaten "böyle bi şehirde çocuk mu büyütülür" düşüncesi varken lohusa kafamda, bu filmle "Afrika olmaz ama Olimpos olabilir" dedim. Tabi kimse beni takmadı, hala Angaradayım:(

O gece Enver de evde yoktu, olsa seyrettirmezdi zaten:) Film kanallarını dolaşırken denk geldiğim bir film oldu kendisi. Aslında umut dolu bir film sonlarına doğru. Filmin başında olduğu için o sahneyi anlatmakta sakınca görmüyorum, Lisanın annesi eroin bağımlısı ve kızlarından para istiyor falan.. Filmin ilerleyen sahnelerinde "ya ben de bigün bağımlı olursam Kağan napar?" diye düşünüp ağlamaya başladım ve baktım film iyice kötüye gidiyor, kapatıp yatıyım dedim. Sonra özetine bakınca kızın hayatının nasıl değiştiğini anladım ve umut dolu bir hikayesi olduğunu farkettim. Biraz daha izleyip içim rahatlayınca uyuyabildim neyseki... Ama hala peşimde o soru:)
Hiç ama hiç izlememem gereken bir film daha vardı ama filmin adını unuttum:( internetten de bulamadım... filmde anne ile baba çocuklarına noel hediyesi olarak bir köpek yavrusu alıyorlar ve çocuk hediyeyi görünce çok seviniyor. Sonra tam dışarı çıkacaklarken babaya telefon geliyor, hastaneye gitmesi gerekiyor ve annesi onu hastaneye bırakmak için evden ayrılıyorlar. Çocuk evde köpüşle kalıyor. Bunlar yolda giderken bir kamyon gel, çarp arabaya.. Gitti mi çocuğun ailesi.. Çocuk sonra birisinin yanında kalıyor, hırsız oluyor falan tabi bu filmin ilk 5 dakikasında olan olaylar.. Sonunu seyredemedim, nasıl bitiyor bilmiyorum, ismi neydi hatırlamıyorum ama böyle bir hikaye görürseniz hemen kapatıp tvyi uzaklaşın:)
Hala aklıma geldikçe gözlerim doluyor "Acaba Enverle bana bişey olursa Kağan napıcak" diye... Tabi artık bu endişeler hamilelikle birlikte iki kat daha arttı...uffff... ne biçim bi filmdin sen yaaa...
Neyse..

"KELEBEĞİN RÜYASI" Doğum hikayemde bu filmin yeri büyüktür. 40+4 ken bu filmi seyredip, ertesi gün doğuma gitmiştim. Tam da "Ben herhalde doğuramıycam, hep böyle hamile kalıcam" diye düşünürken... Filmin son 3 dakikasını seyredemedim ağlamaktan ve gidip yatmıştım. Sonra Enver geldiğinde ona sordum
"noldu filmin sonunda"
"Hepsi öldü"
"ühühühüüüüü"
"Şaka şaka, ölmediler yaa bi dur ağlama "
Hamiş bir insana yapılır mı bu, töbe töbeee.. Ama filmin etkisinden midir yoksa Enverin cevabından mıdır bilmem ertesi gün doğuruvermiştim:)
Amma da uzun bi yazı oldu yahu... Hiç bu kadar uzun yazmamıştım...
Umarım keyifle okursunuz:) sevgiler...